top of page
  • Facebook
  • Twitter
  • Instagram

ABD-Çin Ticaret Savaşı

  • Atilla Albayrak
  • 6 Nis
  • 3 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 26 Nis

ABD-Çin Ticaret Savaşları
ABD-Çin Ticaret Savaşları

Ekonomik Gerilim ve Küresel Etkiler

ABD-Çin ticaret savaşı, son yıllarda küresel ekonominin en önemli dinamiklerinden biri haline gelmiştir. Özellikle 2018’de Donald Trump’ın başkanlık döneminde başlatılan yeni tarifeler ve ticaret engelleri, sadece bu iki süper güç arasındaki ticaret ilişkisini değil, küresel tedarik zincirlerini, yatırım stratejilerini ve ekonomik dengeleri de etkilemiştir. Bu yazıda, 2025 yılı itibarıyla ticaret savaşının somut verilerle nasıl şekillendiğini ve küresel ekonomiye olan etkilerini inceleyeceğiz.

2024 Yılı Ticaret Hacmi: Çin ve ABD Arasındaki Denge

2024 yılının Ocak-Ekim döneminde, Çin ile ABD arasındaki ticaret hacmi 564,17 milyar dolara ulaşmıştır. Bu dönemde Çin'in ABD'ye ihracatı %3,3 artarak 427,78 milyar dolara çıkarken, ABD'nin Çin'e ihracatı ise %1,2 artışla 136,4 milyar dolara ulaşmıştır. Bu veriler, ticaret açığının ABD’nin lehine büyük bir farkla devam ettiğini göstermektedir.

Bu ilişkideki en dikkat çekici noktalardan biri, Çin'in ABD'ye uyguladığı ticaret dengesi. Çin, ABD’ye önemli miktarda elektronik, tekstil ve mekanik ekipman ihraç ederken, ABD ise genellikle yüksek teknoloji ürünleri ve tarım ürünleri ihraç etmektedir. Ancak, bu ticaret açığı Trump’ın “adil ticaret” politikaları doğrultusunda eleştirilmiştir.


Yeni Tarifelerin Ekonomik Etkileri

Trump yönetimi, Çin menşeli ürünlere %54 oranında ek gümrük vergisi getirmiştir. Bu vergiler, ABD iç pazarındaki üreticileri koruma amacı güderken, Çin de misilleme olarak ABD ürünlerine %34 oranında vergi uygulamıştır. Bu tarifelerin hemen ardından, ABD borsalarında ciddi düşüşler yaşanmıştır. S&P 500 endeksi %6, Nasdaq %5,8 ve Dow Jones %5,5 oranında değer kaybetmiştir. İki gün içinde piyasalarda toplam 6,6 trilyon dolarlık bir kayıp yaşanmıştır.

Bu ekonomik şok, sadece ticaretin kendisini değil, aynı zamanda küresel pazarlar üzerindeki belirsizliği de artırmıştır. Örneğin, yeni tarifelerin havacılık sektöründeki etkisi gözlemlenmiştir. Boeing, Çin’in misilleme tarifeleri nedeniyle hisselerinde %9,5 değer kaybı yaşamıştır. Bu durum, Boeing için Çin pazarının ne denli önemli olduğunu bir kez daha gözler önüne sermektedir.


ABD-Çin Ticaret Savaşı ve Küresel Resesyon Endişeleri

Ticaret gerilimlerinin küresel ekonomiye etkisi, birçok finans kuruluşu tarafından vurgulanmıştır. JPMorgan, ticaret savaşları ve tarifelerin küresel resesyon riskini %60’a çıkardığını belirtmiştir. Birçok analist, artan ticaret bariyerlerinin ve üretim maliyetlerinin, dünya genelinde ekonomik daralmayı tetikleyebileceğinden endişe etmektedir.

Bu riskin en belirgin şekilde etkilediği sektörlerden biri, tedarik zincirleri üzerinde derinlemesine etkiler yaratmaktadır. Özellikle Çin'den tedarik edilen ürünlerin alternatif üretim merkezlerine kaydırılması düşüncesi, tedarik zincirinde ciddi bir belirsizlik yaratmıştır. Ancak, alternatif üretim merkezlerine (örneğin Vietnam) uygulanan yüksek tarifeler, bu çözümün kısa vadede pratikte uygulanabilirliğini zorlaştırmaktadır.


“Decoupling” (Ayrışma) Gerçekten Mümkün Mü?

Son dönemde ABD ve Çin arasında özellikle teknoloji ve savunma sanayii alanlarında "decoupling" yani ekonomik ayrışma gündeme gelmiştir. Çin, ABD’nin teknolojiye dayalı ürünlere uyguladığı kısıtlamalar ve ambargolar sonrasında, kendi iç teknoloji altyapısını güçlendirme yoluna gitmiştir. Ancak, bu süreç tam anlamıyla bir ayrışmaya dönüşmüş değildir. Şirketler, Çin’deki üretim ve tedarik zincirlerinden tamamen çıkmak yerine, alternatif tedarik kaynakları aramaktadır.

Örneğin, Çin ile ticaret savaşları sırasında ABD’li şirketler, üretimlerini Vietnam ve Hindistan gibi ülkelere kaydırmaya başlamışlardır. Ancak bu tür alternatifler, yüksek maliyetler ve verimlilik kayıpları nedeniyle kısa vadede geniş çaplı bir dönüşüm yaratamamıştır.


ABD-Çin ticaret savaşı, sadece bu iki süper güç arasında kalmayıp, küresel ekonomik düzende büyük değişimlere neden olmaktadır. 2024 yılı itibarıyla, Çin ile ABD arasındaki ticaret hacmi 564,17 milyar dolara ulaşırken, yeni tarifeler ve ticaret engelleri, yalnızca bu iki ülkenin değil, dünya ekonomisinin de şekillenmesine yol açmaktadır.


Küresel ekonomik riskler ve “decoupling” stratejileri, sadece ekonomik değil, aynı zamanda jeopolitik ve stratejik güç dengelerinin yeniden kurulmasına yol açacaktır. Bu süreçte, hem ABD hem de Çin, küresel rekabetteki yerlerini korumak için daha esnek stratejiler geliştirecektir. Ancak, mevcut ticaret yapısının derinliği ve karmaşıklığı göz önünde bulundurulduğunda, tam anlamıyla bir ayrışma değil, daha fazla denge kurma süreci yaşanması muhtemeldir.


Comments


© 2025 by EE 

Güncel haberleri kaçırmayın!

Bültenimize abone olun.

bottom of page