top of page
  • Facebook
  • Twitter
  • Instagram

2025’te Genel Af Çıkacak mı? Türkiye’de Cezaevlerindeki Aşırı Doluluk, İnfaz Hukuku ve Siyasi Gündem

  • Yazarın fotoğrafı: Medya101
    Medya101
  • 2 Nis
  • 3 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 1 gün önce

2025 yılında genel af bekleyen mahkum

Türkiye'de cezaevlerinde yaşanan aşırı doluluk oranı, kamuoyunda sıkça tartışılan genel af ya da yeni bir infaz düzenlemesi beklentisini gündeme taşıyor. Özellikle 2025 yılının ilk çeyreğinde açıklanan istatistikler, bu tartışmaların temel dayanağını oluşturuyor. Ceza İnfaz Sisteminde Sivil Toplum Derneği'nin (CİSST) "Ocak 2025 Cezaevi İstatistikleri" raporuna göre, Türkiye'deki cezaevleri %27,48 kapasite fazlasıyla faaliyet gösteriyor. Bu da beraberinde ciddi insan hakları, sağlık ve güvenlik sorunlarını getiriyor.


Cezaevlerinde Aşırı Doluluğun Boyutu

Ocak 2025 itibarıyla cezaevlerinde 384.216 tutuklu ve hükümlü bulunuyor. Oysa toplam kapasite 301.397 kişiyle sınırlı. Bu da kapasitenin yaklaşık 83 bin kişilik bir aşım gösterdiğini ortaya koyuyor. Türkiye bu rakamlarla dünya genelinde en fazla mahkuma sahip altıncı ülke konumunda.

Bu doluluk oranı özellikle kadın, çocuk ve yaşlı mahkumlar açısından ciddi riskler barındırıyor. Sadece fiziksel yaşam alanlarının yetersizliği değil, aynı zamanda sağlık hizmetlerine erişim, sosyal faaliyetlerin imkânsızlığı ve mahkumların yeniden topluma kazandırılması yönündeki rehabilitasyon faaliyetlerinin işlevsiz hale gelmesi gibi çok boyutlu sorunlar gündeme geliyor.


Adli Kontrol ve Tutukluluk Oranları

CİSST raporlarına göre Türkiye’de tutukluluk oranı birçok Avrupa ülkesine göre oldukça yüksek. Adli kontrol gibi alternatif tedbirlerin sınırlı şekilde uygulanması, cezaevlerinin daha da kalabalıklaşmasına neden oluyor. Özellikle henüz hüküm giymemiş bireylerin uzun süreli tutukluluğu, masumiyet karinesini zedelediği gibi, cezaevlerinin işleyişini de sekteye uğratıyor.


Uluslararası Karşılaştırmalar: Türkiye Nerede?

Uluslararası verilere göre her 100 bin kişiye düşen mahkum sayısında Türkiye 366 kişiyle dünya sıralamasında 17. sırada yer alıyor. Bu oran El Salvador (1.086), Küba (794), Ruanda (637), Türkmenistan (576) ve ABD (531) gibi ülkelerin ardından geliyor. Ancak Türkiye'nin toplam mahkum sayısı açısından dünya altıncısı olması, sistemsel bir alarm sinyali anlamına geliyor.


İnfaz Hukuku Açısından Sorunlar

İnfaz hukuku; cezaların sadece caydırıcı değil, aynı zamanda eğitici ve topluma yeniden kazandırıcı nitelikte olması gerektiğini öngörür. Ancak kapasitenin bu denli aşılması, infaz hukukunun temel ilkeleriyle çelişiyor. Kalabalık koğuşlar, hijyen eksikliği, bireysel gelişim imkanlarının olmaması gibi etkenler, mahkumların yeniden suç işlemesini önleyecek yapısal mekanizmaların çökmesine neden oluyor.


2025’te Af veya Yeni İnfaz Düzenlemesi Gündemde mi?

Henüz resmi bir genel af açıklaması yapılmamış olmakla birlikte, siyasi çevrelerde ve hukuk camiasında bu yönde beklentiler dile getiriliyor. Ancak Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un Mart ve Nisan 2025’te yaptığı açıklamalara göre, şu anda genel af hükümetin gündeminde yer almıyor.

Yine de, cezaevlerindeki doluluğun azaltılmasına yönelik çalışmaların sürdüğü ifade ediliyor. Bu bağlamda "10. Yargı Paketi" üzerinde Adalet Bakanlığı’nın çalıştığı ve pakette bazı infaz düzenlemelerinin yer alabileceği belirtiliyor. Bunlar arasında denetimli serbestlik süresinin yeniden düzenlenmesi, cezaların infaz oranlarının düşürülmesi ve bazı hafif suçlar için cezaların ertelenmesi gibi maddeler konuşuluyor.


Af Beklentisi Neden Yükseldi?

Af beklentisinin temelinde üç ana neden bulunuyor:

  1. Cezaevlerindeki doluluk oranı: Kapasite aşımı, hem maddi kaynakların hem de insan gücünün yetersiz kaldığı bir noktaya ulaştı.

  2. İnsan hakları eleştirileri: Avrupa Konseyi, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği gibi kurumlar, Türkiye'ye cezaevlerindeki aşırı doluluk ve hak ihlalleri nedeniyle eleştiriler yöneltiyor.

  3. Siyasi baskı: Seçim öncesi dönemlerde siyasi partiler toplumsal barış söylemleri üzerinden af veya infaz indirimi gibi adımları gündeme getirme eğiliminde oluyor.


Af Yasaları Tarihçesi: Türkiye’de Daha Önce Ne Oldu?

Türkiye'de af yasaları ve infaz indirimleri geçmişte defalarca uygulandı. Bunlardan bazıları:

  • 2000 yılında Rahşan Affı olarak bilinen düzenleme ile yaklaşık 70 bin kişi tahliye edildi.

  • 2016 sonrası OHAL döneminde çıkarılan KHK’larla bazı suçlar kapsam dışı bırakılarak erken tahliyeler sağlandı.

  • 2020 yılında COVID-19 pandemisi gerekçesiyle 90 bin mahkum tahliye edildi.

Bu tarihsel örnekler, özellikle seçim dönemleri ve toplumsal krizler gibi olağanüstü koşullarda af ve infaz düzenlemelerinin hükümet politikası olarak benimsendiğini gösteriyor.


Hukukçular Ne Diyor?

Ceza hukuku uzmanı Prof. Dr. Adem Sözüer, 2025 yılı başında yaptığı değerlendirmede, cezaevlerindeki doluluğun sistematik bir sorun haline geldiğini ve geçici çözümlerle bu tablonun değişmeyeceğini belirtmiştir. Sözüer’e göre infaz oranları ve tutukluluk uygulamaları yeniden gözden geçirilmelidir.

Yine İstanbul Barosu eski başkanı Mehmet Durakoğlu, af yerine alternatif ceza yöntemlerinin (örneğin, elektronik kelepçe, ev hapsi, kamu hizmeti) yaygınlaştırılması gerektiğini savunuyor.


Sivil Toplum ve Ailelerin Talepleri

CİSST ve İnsan Hakları Derneği (İHD) gibi kurumlar, özellikle kadın, çocuk ve hasta mahkumların serbest bırakılması yönünde çağrılarda bulunuyor. Sosyal medyada “Af Bekleyen Aileler Platformu” gibi gruplar, hükümete sürekli çağrılar yaparak yasal düzenleme talep ediyor.


Siyasal İrade ve Popülist Baskı

Af ya da infaz indirimi yasaları, çoğu zaman siyasi iradenin popülist ihtiyaçları doğrultusunda şekilleniyor. 2025’te olası bir erken seçim veya yerel seçim öncesi, bu tür düzenlemeler siyasi koz olarak da kullanılabilir.

Ancak muhalefet cephesinden gelen eleştiriler de dikkat çekici. CHP, HDP ve TİP gibi partiler af yerine adalet sisteminin kökten reformunu savunuyor.


Ne Beklenmeli?

2025 yılı itibarıyla resmi olarak bir genel af yasası gündemde bulunmuyor. Ancak cezaevlerindeki doluluk, insan hakları eleştirileri ve kamuoyunun baskısı, hükümeti yeni bir infaz düzenlemesine zorlayabilir. Adalet Bakanlığı'nın üzerinde çalıştığı 10. Yargı Paketi bu anlamda belirleyici olabilir.

Genel af çıkar mı? Bu sorunun yanıtı, sadece cezaevlerinin durumu değil, aynı zamanda siyasi takvim, kamuoyu baskısı ve uluslararası ilişkilerin seyrine bağlı olarak şekillenecektir. Ancak şurası kesin: Türkiye’nin ceza adaleti sistemi, 2025’te ciddi bir reforma ihtiyaç duyuyor.


cezaevi kulesi



Comments


© 2025 by EE 

Güncel haberleri kaçırmayın!

Bültenimize abone olun.

bottom of page