top of page
  • Facebook
  • Twitter
  • Instagram

Çin Ekonomisi 3: Yoksullukla Mücadelede Dünya Rekoru, Peki İşçi Sınıfı Ne Durumda?

  • Yazarın fotoğrafı: Medya101
    Medya101
  • 28 Nis
  • 3 dakikada okunur
Çin'in yoksullukla mücadele politikaları ve işçi sınıfının durumu üzerine bir analiz.
Çin'in yoksullukla mücadele politikaları ve işçi sınıfının durumu üzerine bir analiz.

Çin, son 40 yılda dünya ekonomisinde büyük bir dönüşüm geçirdi. Bu dönüşümün en çarpıcı iki boyutundan biri, yoksullukla mücadelede sağlanan devasa başarı ve işçi sınıfının yaşadığı zorluklardır. Bu yazı, Çin'in ekonomik büyüme mucizesinin arkasındaki yoksullukla mücadele politikalarına ve işçi sınıfının mevcut durumuna odaklanacaktır. Çin'in yoksulluk sınırını geçebilen 800 milyondan fazla insanı ve işçi sınıfının karşılaştığı zorlukları inceleyerek sosyalizmin vaatleriyle gerçekleri arasındaki ilişkiyi ele alacağız.


Çin'in Yoksullukla Mücadele Politikaları

Çin'in yoksullukla mücadele serüveni, 1949’daki komünist devrimle başladı. Mao Zedong’un dönemi, ülkenin temel altyapılarını geliştirmek için büyük bir sosyal dönüşüm sürecini başlattı. Ancak, Mao’nun uyguladığı politikalar zaman zaman felaketlerle sonuçlandı. Mao döneminin toprak reformları, eğitim ve sağlıkta önemli kazanımlar sağladı, ancak "Büyük İleri Atılım" ve "Kültür Devrimi" gibi projeler büyük felaketlere yol açtı.

Deng Xiaoping'in liderliğinde 1978’de başlayan reformlar, Çin’in yoksullukla mücadele stratejisinde devrim niteliğinde bir dönemeç oldu. Tarımda uygulanan "hane sorumluluğu sistemi", kırsal alandaki üretimi artırarak yoksulluğu hızla azalttı. Bu reformlar, yoksullukla mücadelede Çin’in ilk zaferlerini kazandığı dönemi işaret etmektedir.

1990'lı yıllarda, Çin'in ihracata dayalı sanayileşmesi başladı. Küresel ekonomiye entegre olma süreci, milyonlarca işçi için yeni gelir kaynakları yarattı ve kırsal-şehir göçünü hızlandırdı. Bu süreç, Çin'in ekonomik mucizesinin temel taşlarını oluşturdu.

Çin’in Yoksullukla Mücadele Başarısının Değerlendirilmesi

Çin'in yoksullukla mücadeledeki başarısı gerçekten etkileyici. Dünya Bankası verilerine göre, 1981’de Çin nüfusunun %88’i günde 1.90 doların altında bir gelirle yaşamaktaydı. Bu oran, 2019’da %0.3'e düşmüş ve 2020’de Çin hükümeti, mutlak yoksulluğun tamamen ortadan kalktığını ilan etmiştir.

Ancak bu başarıyı değerlendirirken dikkat edilmesi gereken bazı nüanslar vardır. Öncelikle, Çin'in yoksulluk sınırı, Dünya Bankası'nın günde 1.90 dolar olan sınırına dayanmaktadır. Bu sınır, temel fiziksel ihtiyaçları karşılamaya yetse de insanca bir yaşam standardını garanti etmemektedir. Ayrıca, Çin'in farklı bölgeleri arasındaki gelişmişlik farkları, yoksulluk ve eşitsizliğin eşit dağıtılmadığını gösteriyor. Kıyı bölgeleri ve büyük şehirler daha hızlı gelişirken, iç bölgeler ve batı Çin hala geri kalmıştır.

Bir diğer önemli sorun ise gelir eşitsizliğidir. Reformların başında nispeten eşitlikçi bir toplum olan Çin, şu an dünyanın en eşitsiz toplumlarından biri haline gelmiştir. 1981’de 0.28 olan Gini katsayısı, 2020’de 0.47’ye yükselmiştir.


Çin’de İşçi Sınıfı ve Emek Mücadelesi

Çin’in ekonomik büyümesinin temelinde işçi sınıfının yoğun sömürüsü yer almaktadır. İşçilerin düşük ücretlerle, uzun çalışma saatlerinde ve kötü çalışma koşullarında çalışmaları, büyümenin önemli bir parçasıdır. 1980’lerde başlatılan devlet işletmelerinin reformu ve özelleştirme süreci, işçi sınıfının önemli kayıplar yaşamasına yol açtı. Milyonlarca işçi, iş güvencesinden mahrum kalarak işsiz kaldı. Kentlere büyük bir göç başladı, ancak göçmen işçiler genellikle ikinci sınıf vatandaş muamelesi gördü.

Çin’de sendikal haklar sınırlıdır. Devletin kontrolündeki en büyük sendika, işçilerin haklarını savunmak yerine rejim politikalarına entegre etmeyi amaçlamaktadır. Ancak, son yıllarda işçi hareketleri artmış ve bazı başarılı grevler ve protestolar yaşanmıştır. Bu, işçi hakları ve çalışma koşulları konusunda belirli bir değişim potansiyelini göstermektedir.


Çin'in Yoksullukla Mücadele ve İşçi Hakları Konusunda Alınacak Dersler

Çin’in yoksullukla mücadeledeki başarısı, ekonomik büyümenin önemli bir rol oynadığını gösteriyor. Ancak, büyümenin dağılımı ve eşitlikçi bir şekilde gerçekleştirilmesi gerektiği gerçeği de ortaya çıkmaktadır. Çin'in deneyiminden çıkarılacak derslerden bazıları:


  1. Sürdürülebilir Ekonomik Büyüme: Ekonomik büyüme, yoksullukla mücadelede çok önemli bir araçtır. Ancak, büyümenin niteliği ve dağılımı, adil ve sürdürülebilir kalkınma için kritik öneme sahiptir.


  2. Kademeli Reform Stratejisi: Çin’in kademeli reformları, ani değişimlerden kaçınılarak toplumsal şokların önlenmesine yardımcı oldu. Bu strateji, diğer ülkeler için de ders verici olabilir.


  3. Devletin Stratejik Rolü: Çin, devletin kalkınma sürecindeki rolünü aktif tutarak, piyasa başarısızlıklarını düzeltti ve stratejik sektörleri yönlendirdi. Bu model, neoliberal anlayışa karşı bir alternatif oluşturuyor.


  4. Eğitim ve Sağlık Yatırımları: İnsan sermayesine yapılan yatırımlar, iş gücünün verimliliğini artırarak yoksulluk döngüsünü kırmada önemli bir rol oynamaktadır.


  5. Altyapı Yatırımları: Altyapı yatırımları, ekonomik kalkınmanın temel unsurlarındandır ve yerel pazarlara erişimi artırarak yaşam kalitesini iyileştirir.


Sonuç

Çin’in yoksullukla mücadele ve işçi hakları konusundaki başarıları, devletin aktif rolü ve ekonomik büyüme stratejilerinin önemli bir göstergesidir. Ancak, bu başarıların eşitsizlik, işçi hakları ve çevresel sorunlarla birlikte geldiğini de göz önünde bulundurmak gerekmektedir. Çin’in gelecekteki kalkınma modeli, daha demokratik ve eşitlikçi bir yaklaşımı benimseme potansiyeline sahiptir.



Comentarios


© 2025 by EE 

Güncel haberleri kaçırmayın!

Bültenimize abone olun.

bottom of page