Sur Cinayeti Davasında Aileyi Yıkan Karar: Cinayette Üçüncü Şahıslar Şüphesi ve Takipsizlik
- Atilla Albayrak
- 14 saat önce
- 3 dakikada okunur

İstanbul’un Fatih ilçesinde 2024 yılında işlenen ve tüm Türkiye’yi sarsan Sur Cinayeti’nde adalet beklentisi yerini derin bir hayal kırıklığına bıraktı. Ayşenur Halil ve İkbal Uzuner’in vahşice öldürüldüğü dosyada, katil zanlısı Semih Çelik’in ölmesi gerekçesiyle “kovuşturmaya yer yok” kararı verildi. Aile, eksik ve yüzeysel yürütüldüğünü savunduğu soruşturmaya itiraz etti. Adalet mücadelesi yeniden başladı.
İstanbul Fatih'te Kan Donduran Olay
2024 yılının Ekim ayında, İstanbul’un en tarihi ve yoğun semtlerinden biri olan Fatih’teki surların yakınlarında iki genç kızın cansız bedeni bulundu. Ayşenur Halil (19) ve İkbal Uzuner (20), başlarında darp izleri, boğulma ve kesici alet yaralarıyla vahşice katledilmişti. Olay yerinin korkunç görüntüleri ve elde edilen bulgular, Türkiye'nin dört bir yanında öfke ve yas duygusunu aynı anda tetikledi.
Cinayet sonrası başlatılan soruşturmada katil zanlısı Semih Çelik kısa süre içinde tespit edildi. Ancak olaydan birkaç gün sonra zanlının da ölü bulunduğu açıklandı. Ölüm nedeni “intihar” olarak kayıtlara geçti. Bu gelişme dosyayı bir anda çıkmaza sürükledi.



Sur Cinayeti KYOK Kararı: Aile Şokta
Soruşturmayı yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 2025 yılı Nisan ayında Sur Cinayeti KYOK kararı verdi. Gerekçe, zanlının ölmüş olmasıydı. “Kovuşturmaya yer yok” (KYOK) kararı, Halil ailesinde yeni bir yıkım yarattı. Zira aileye göre cinayet sadece Semih Çelik'in değil, muhtemel başka faillerin de dahil olduğu organize bir suçtu.
Aileden Harekete Geçen Tepki: Adalet İçin İtiraz
Ayşenur Halil’in babası Yusuf Halil, ailesi ve avukatı Betül Zağlı Topal, karar sonrası İstanbul Sulh Ceza Hakimliğine kapsamlı bir itiraz dilekçesi sundu. Dilekçede soruşturmanın hem içerik hem yöntem bakımından yüzeysel yürütüldüğü savunuldu.
Avukat Topal'ın açıklamaları net ve çarpıcıydı:
“Bu dosya sadece ölen bir zanlının varlığıyla kapatılamaz. Ortada kayıp bir cep telefonu, silinmiş dijital deliller ve soruşturulmayan üçüncü kişiler var. Bu bir planlı cinayet.”
Kayıp Cep Telefonu Delili: Olayın Şifresi Mi?
İtiraz dilekçesinde en çok üzerinde durulan unsur ise Ayşenur Halil’e ait kayıp cep telefonu oldu. Aileye göre, Ayşenur’un telefonu hâlâ bulunamadı. Telefonun içeriğinde yer alan mesajlar, sosyal medya yazışmaları ve konum bilgileri, cinayet gününe dair hayati ipuçları barındırabilir. Ancak bugüne dek hiçbir operatör verisi, sinyal takibi ya da BTK kaydı dosyaya girmedi.
Ayrıca, telefonun şifresinin çözülememiş olması da tepki çekti. Avukat Topal, "2025 yılında bir cep telefonunun içindeki verilere ulaşılamaması kabul edilemez" diyerek adli bilişim eksikliğine dikkat çekti.
Semih Çelik’in Verileri Silinmişti
Avukat Topal, şüpheli Semih Çelik'in bilgisayarında yer alan tüm verilerin, cinayetten kısa süre önce silindiğini belirtti. Bu durum, olayın planlı olduğu yönünde güçlü emarelerden biri olarak değerlendirildi. Özellikle video dosyaları, geçmiş aramalar, sosyal medya giriş kayıtları ve mesajlaşmaların silinmiş olması dikkat çekti.
Peki bu dosyaları kim sildi? Sadece Çelik mi? Yoksa bir başkası mı yardım etti?


Cinayette Üçüncü Şahıslar Şüphesi
Ayşenur Halil’in ailesi, Sur Cinayeti’nin birden fazla kişi tarafından işlendiğini düşünüyor. Cinayet günü Semih Çelik’in telefon görüşmeleri yaptığı, ama telefonunun da bulunamadığı kaydedildi. Bu da “cinayete yardım eden” başka şahısların varlığına işaret ediyor olabilir.
Ancak dilekçeye göre olayla bağlantılı olabilecek bu üçüncü şahıslar hiç soruşturulmadı. Apartman giriş kayıtları, kamera görüntüleri, görgü tanıkları ve BTK verilerinin incelenmemesi, “organize suç” ihtimalini boşa düşürüyor.
Kamera Kayıtları ve Dijital İnceleme Eksikliği
Sur Cinayeti'nin işlendiği alanda yer alan kamera kayıtlarının, yeterince incelenip incelenmediği soru işareti. Aile, çevredeki tüm güvenlik kameralarının kayıtlarının toplanmadığını, elde edilen kayıtların süresi dolduktan sonra silinmiş olabileceğini savunuyor.
Ayrıca İstanbul Emniyeti’nin olay yeri analizinde dijital kriminal inceleme raporlarına yer verilmemesi de tepki topladı.
Adalet Arayışı: “Takipsizlik Kaldırılsın”
Aile, Sur Cinayeti dosyasında verilen takipsizlik kararının geri alınmasını istiyor. İtiraz dilekçesinde şu talepler öne çıkıyor:
Takipsizlik kararının kaldırılması
Kayıp cep telefonunun BTK sinyalleriyle bulunması
Şüphelinin dijital cihazlarında silinen verilerin adli bilişim tarafından geri getirilmesi
Olay günü görüştüğü kişilerin sorgulanması
Üçüncü şahısların tespit edilmesi
Kamera görüntülerinin genişletilmiş şekilde incelenmesi
Türkiye Gündem Cinayet Dosyası
Sur Cinayeti, sadece bir aileyi değil, Türkiye kamuoyunu da derinden etkiledi. Olayın ardından sosyal medya ve medya organlarında binlerce yorum yapıldı. #SurCinayeti, #AyşenurİçinAdalet gibi etiketler kısa sürede trend oldu.
Adalet Bakanlığı ve Emniyet teşkilatına çağrılar yapıldı. “Bu dava böyle kapanamaz” diyen yüz binlerce vatandaş, adaletin tecelli etmesi için destek verdi.
“Kızımız İçin Susmayacağız”
Ayşenur Halil’in annesi kısa ve ağır bir açıklamayla konuştu:
“Kızım üniversite hayali kurarken bu dünyadan alındı. Bu kararla ikinci kez öldürüldü. Biz, onun için adalet aramaya devam edeceğiz. Hiçbir şey gizli kalmayacak.”

Hukukçular Uyarıyor: “Zanlı Öldü Diye Dosya Kapanmaz”
Ceza hukukçusu Prof. Dr. E. Arslan’a göre, bir şüphelinin ölmesi soruşturmanın tamamlanmasına engel değildir:
“Eğer başka suç şüphelileri varsa, deliller varsa, cinayetin organize işlenmiş olma ihtimali yüksekse, dosya kesinlikle devam etmeli. KYOK kararı, savcılığın elindeki en kolay çıkış yoludur ama doğru olan değildir.”

Sur Cinayeti Dosyasında Perde Tam Kapanmadı
Ayşenur Halil ve İkbal Uzuner’in yaşam hakkı, hâlâ karanlıkta kalan detaylarla gölgeleniyor. Aile, avukatları aracılığıyla hukuki mücadeleyi kararlılıkla sürdürüyor. Toplum ise bu tür olayların adil bir şekilde soruşturulması için adalet sisteminin şeffaf işlemesini talep ediyor.
Kayıp cep telefonu, dijital deliller, üçüncü şahıslar ve silinen veriler… Tüm bunlar, Sur Cinayeti dosyasının hâlâ açık bir yara olduğunu gösteriyor. Ve bu yara, ancak gerçek failler ortaya çıkarıldığında kapanabilir.
Comments