Jesse Pinkman İkinci Bir Şansı Hak Ediyor Muydu?
- Medya101
- 28 Nis
- 4 dakikada okunur
"Jesse gerçekten ikinci bir şansı hak etti mi?"
Bir yanda pişmanlıklarla dolu bir genç adam, diğer yanda kendi seçimleriyle karanlığa sürüklenmiş bir suç ortağı. Bu yazıda, Jesse Pinkman'ın hikayesini iki farklı pencereden değerlendiriyor ve cevabı size bırakıyoruz.
Jesse'nin Sürekli Sorun Çıkarması
Jesse Pinkman, Walter White'ın suç dünyasına adım atmasında önemli bir katalizör oldu. İlk günden itibaren:
Uyuşturucu bağımlılığı, kararlarını sürekli bulanıklaştırdı.
Sık sık yaptığı hatalar, Walter’ı defalarca daha büyük suçlara itmek zorunda bıraktı.
İsyankâr ve duygusal patlamalara açık kişiliği, hem kendi hem de çevresindekilerin hayatını tehlikeye attı.
Özellikle Gus Fring gibi organize suç patronlarıyla çalışırken bile Jesse'nin kontrol edilemez tavırları, birçok trajik olayın yaşanmasına sebep oldu.
Walter White'ı Belaya Sürüklemesi
Walter White'ın suça bulaşmasındaki temel motivasyon ailesine para kazandırmakken, Jesse'nin ihmalkârlıkları ve yanlış kararları olayların çığırından çıkmasına katkıda bulundu. Şu örnekler dikkat çekiyor:
Jane Margolis’in ölümüne giden süreç, Jesse'nin uyuşturucuya yeniden başlamasıyla tetiklendi.
Gus Fring ile olan anlaşmazlıklar, Jesse'nin profesyonellikten uzak davranışları nedeniyle alevlendi.
Todd ve amcalarıyla olan olaylar, Jesse'nin duygusal zaafları sayesinde Walter'ı ölümcül risklere soktu.
Walter, her ne kadar sonradan karanlık bir anti-kahramana dönüşse de Jesse'nin dengesizliği, olayların bu noktaya sürüklenmesinde ciddi bir rol oynadı.
Hayatta Kalması Gerçekçiliği Zedeliyor Muydu?
Final bölümünde Jesse'nin zincirlerinden kurtulup kaçması, dramatik bir an olarak işlendi. Ancak bazı izleyicilere göre:
Jesse'nin yaşadığı psikolojik yıkım ve geçmişte yaptığı hatalar, onun ölümü ya da hapishane gibi daha ağır bir sonuçla yüzleşmesini gerektiriyordu.
Hayatta kalması, dizinin genelindeki acımasız adalet temasına aykırı bir istisna oluşturdu.
"El Camino" filmiyle Jesse'ye yeni bir hayat verilmesi, karakterin sorumluluklarından kaçmasına olanak sağladı.
Bu açıdan bakıldığında, Jesse'nin kurtuluşu "Breaking Bad" evreninin acımasız gerçekçiliğine ters düşen bir duygusal tatmin sunmaktan öteye gidemedi. Jesse Pinkman’ın Suçları: Masumiyetin Ötesinde Bir Gerçek
Metamfetamin Dünyasının Gölgesinde
Walter White ile kurduğu ortaklık, Jesse'yi kimyasal karanlığın tam kalbine itti. Laboratuvarlarda pişirilen tonlarca mavi metamfetamin, sayısız hayatı mahvetti. Ve Jesse, bunu kendi rızasıyla yaptı.
Kendine sık sık "Ben sadece Walter'ın piyonuyum" diyordu.
Ama gerçek şu ki, ilk adımı atan, kendi geleceğini satan kişi yine kendisiydi.
"Ben kötü biri değilim," diyordu Jesse. Peki gerçekten öyle miydi?
Çocuklar ve Masumlar: Geri Dönülemez Hasarlar
Brock'un zehirlenmesi olayında gösterdiği zaaflar,
Todd’un öldürdüğü küçük çocuğun kaderinde oynadığı dolaylı rol,
Andrea'nın acı sonu...
Jesse'nin etrafında, masumiyet birer birer eridi.İyi niyetli anları bile, geri dönülemez yıkımlara neden oldu.
Jesse Pinkman’ın Vicdanı: Affedilmenin Anahtarı mı?
Bütün bu karanlık olaylara rağmen, Jesse'nin bir özelliği göz ardı edilemez: Vicdanı.
Walter White'ın soğuk pragmatizmine karşılık Jesse hep acı çekti, hep doğru olanı yapmaya çalıştı — ama çoğu zaman çok geç kaldı.
El Camino'da, Jesse'nin kaçış anlarında yüzündeki korku ve pişmanlık açıkça hissediliyordu.
"I don't deserve it,"(Ben bunu hak etmiyorum) diye fısıldadığı sahne, onun içindeki bitmeyen savaşı gözler önüne serdi.
Vicdan, her suçu affettirebilir mi?
El Camino'da Jesse'nin Yolculuğu
"El Camino: A Breaking Bad Movie", Jesse'yi, işkencelerle geçen aylar sonrası hayatta kalmaya çalışan bir adam olarak sunuyor. Film boyunca Jesse, geçmişinin hayaletleriyle yüzleşiyor.
Todd'un dairesinde yaşadığı sahneler,
Ed'in (Vacuum Guy) yardımını almak için verdiği çaresiz mücadele,
Alaska'ya kaçarken gözlerindeki boşluk...
Her adımında bir zamanlar kaybettiği insanlığı yeniden kazanmaya çalışıyor gibiydi. Ama belki de çok geç kalmıştı.
Adalet mi, Merhamet mi?
Walter White gibi devasa suçluların öldüğü bir dünyada, Jesse'nin kurtulması, bir tür merhamet gibi mi görülmeli? Yoksa işlenen onca suç karşısında, adaletin yerini bulmadığı bir an mıydı?
İşte ikilem burada başlıyor.
İzleyici Tepkileri: İkiye Bölünen Bir Dünya
Forumlar, sosyal medya, eleştirmenler...Herkesin Jesse Pinkman hakkında söyleyecek bir sözü vardı:
Reddit kullanıcısı:
"Adam çocukların ölümüne sebep oldu ama sonra Alaska'da yeni bir hayat kuruyor. Bu mu adalet?"
Twitter yorumu:
"Bütün o kayıplardan sonra Jesse'nin yaşaması bana küçük bir umut ışığı gibi geliyor. Hak etti."
İzleyici ikiye bölünmüştü.Bazıları Jesse’yi hala masum bir çocuk gibi görüyordu.Bazılarıysa onun Walter White kadar kirli olduğunu söylüyordu.
Gerçek hangisiydi?
Jesse Pinkman’ın Duygusal Çöküşü: Haklı mıydı?
"Breaking Bad" boyunca Jesse, sevgililerini, arkadaşlarını ve masum insanları kaybetti.Her kayıp, onun ruhunda onulmaz yaralar açtı.
Andrea'nın ölümünden sonraki Jesse, bir kabuğa dönüşmüştü. Kendi iradesi kalmamış, hayatta kalmak için sadece refleksleri kalmıştı.
El Camino'da gördüğümüz Jesse, bir zamanlar uyuşturucu bağımlısı bir suçludan çok, hayatta kalmaya çalışan bir travma kurbanıydı.
Ama soru şu: Acı çekmek, insanı suçlarından arındırır mı?
Jesse Pinkman’ın Hayatta Kalması: Adaletsizlik mi, İkinci Şans mı?
Breaking Bad finali, adaletin herkes için aynı şekilde işlemediğini gösterdi. Walter öldü. Gus öldü. Hank öldü. Mike öldü.
Ama Jesse yaşadı.
Bu bazıları için, umut veren bir sondu.Bazıları içinse, devasa bir adalet boşluğu.
Walter White'ın yaptığı kötülüklerin sonuçlarına yüzleştiği bir dünyada, Jesse Pinkman'ın sıyrılıp gitmesi kolay mı kabul edilebilir?
Yoksa Jesse'nin de, az ya da çok, kendi cehennemini yaşadığı düşünülerek merhamet mi gösterilmeli?
Sonuç: Cevap Sizin
Jesse Pinkman’ın hikayesi, "suç" ve "kefaret" arasındaki ince çizgide yürüyen trajik bir öyküydü.Bazı anlarda, onun özgürlüğü için sevinç duyuyorsunuz.Bazı anlarda ise, adaletin eksikliğini içinizde bir acı gibi hissediyorsunuz.
Belki de Jesse Pinkman, bir kahraman değildi.Belki de bir kurban da değildi.
Belki de o sadece, kendi seçimlerinin ve çevresinin ürünü olan bir insandı.Tıpkı bizim gibi.
Peki sizce Jesse Pinkman ikinci bir şansı hak etti mi? Yoksa bu sadece bir başka adaletsizlik miydi?
Bana göre jesse yaptığı şeylerin yol açabileceği şeylere bilerek göz yumdu. görmek istemedi kurban rolüne büründü birazda. yaptığı şeylerin sonucunu düşünmeyerek sanki kendisi ondan sorumlu değilmiş gibi zihnini rahatlatmaya çalıştı ve bence yaptığı şeylerin genelinde sanki walt veya diğerleri ona zorla yaptırmış gibi düşündü. yani kendine kendisinin iyi bir insan olduğuna inandırdı ve bence jessenin ölmemesi daha iyi oldu çünkü eğer adaletten bahsediyorsak ölmek onun için bir kaçış yolu olurdu. yaşayıp tüm kayıplarının veya diğer herşeyin acısını yaşaması ölmekten kesinlikle daha acı verici. yani bence adalet diğer herkese olduğu gibi yerini buldu. tabii bunlar benim düşüncelerim