Kanal İstanbul Projesi: Bakanların Çelişkili Açıklamaları Gündemi Isıttı
- Damla Akarsu
- 1 May
- 2 dakikada okunur

Giriş: Kanal İstanbul Projesi Yeniden Masada mı?
Son günlerde kamuoyunda yeniden konuşulmaya başlanan Kanal İstanbul projesi, hem siyasi hem de çevresel boyutlarıyla tartışmaların odağında. Özellikle iki bakanın çelişkili açıklamaları projenin son durumu hakkında kafa karışıklığı yarattı. Ulaştırma Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, projeye dair kararlı olduklarını belirtirken; Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, konunun hükümet gündeminde olmadığını açıkladı.
Bakan Uraloğlu’ndan Net Mesaj: “Kanal İstanbul’u Kesinlikle Yapacağız”
Bakan Uraloğlu’nun açıklaması, projeye verilen siyasi desteğin sürdüğünü gösterdi. Kanal İstanbul’un yaklaşık 15-20 milyar dolarlık bir yatırım olduğunu vurgulayan Uraloğlu, projenin uygun finansman sağlandığında hayata geçirileceğini söyledi. Açıklamasında şu ifadeleri kullandı:
“Kanal İstanbul'u kesinlikle yapacağız. Ne zaman yapacağımızı istişare ediyoruz. Bu yeni bir tartışma konusu değildir.”
Bu açıklama, Kanal İstanbul finansman ihtiyacının projenin ilerlemesinde belirleyici unsur olduğunu ortaya koydu.
Bakan Kurum: “Gündemimizde Yok”
Öte yandan Bakan Kurum, projenin mevcut hükümet programında yer almadığını belirterek, şu açıklamayı yaptı:
“Kanal İstanbul ile ilgili bir konu gündemimizde yok. Kanal İstanbul üzerinden polemik yaratma çabası milletimiz nezdinde karşılıksız kalacaktır.”
Bu açıklama, özellikle çevre düzenlemeleri ve imar planı iptalleri sonrası oluşan belirsizlik ortamını daha da derinleştirdi.
Kanal İstanbul Neden Tartışılıyor?
Kanal İstanbul neden tartışılıyor? Bu soru, projenin ilk duyurulduğu 2011’den bu yana gündemin merkezinde yer alıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından "çılgın proje" olarak lanse edilen Kanal İstanbul, Boğaz trafiğini azaltma, lojistik avantaj sağlama ve alternatif su yolu oluşturma gerekçeleriyle savunuluyor.
Ancak proje, sadece altyapısal bir hamle değil, çevresel etkileri ve şehir planlaması üzerindeki etkileri nedeniyle yoğun muhalefetle karşılaştı.
Çevresel Endişeler: Sazlıdere Barajı ve Su Kaynakları Tehlikede
TMMOB (Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği) tarafından hazırlanan raporlarda, projenin Sazlıdere Barajı gibi İstanbul’un en önemli su kaynaklarını tehlikeye atacağı belirtiliyor. Ayrıca, ekosistem tahribatı, orman alanlarının yok edilmesi ve tarım arazilerinin betonlaşması da projeye dair endişeleri büyütüyor.
TOKİ Projeleri Sessiz Hazırlığın İşareti mi?
Her ne kadar resmi açıklamalarda “gündemde değil” denilse de, TOKİ’nin Sazlıdere çevresindeki konut projeleri, bazı uzmanlar tarafından Kanal İstanbul TOKİ projesi olarak yorumlanıyor. Bu durum, projenin altyapı hazırlıklarının sessizce devam ettiği izlenimini yaratıyor.
Ekrem İmamoğlu’nun Tepkisi: “İstanbul’a İhanet Projesi”
Tutuklu İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Kanal İstanbul’a en sert tepkiyi gösteren siyasetçilerin başında geliyor. 2019’da yaptığı açıklamada projeyi:
“Bu ucube projeyle, ülkenin deprem riski en yüksek bölgesine sekiz milyon hapsedilmiş olacak. İstanbul bitmiş olacak.”
şeklinde değerlendirmişti.
İBB, Kanal İstanbul imar planı değişiklikleri ve çevre düzeni planları için dava açmış, 2024’te mahkeme İBB’nin itirazını haklı bularak imar planlarını iptal etmişti. Bu karar, muhalefet cephesinde önemli bir zafer olarak görülüyor.
Kanal İstanbul’un Geleceği: Belirsizlik ve Gerilim
Tüm bu gelişmeler, Kanal İstanbul projesi etrafındaki belirsizliği sürdürüyor. Bir yanda projenin “kesin yapılacağı” açıklanırken, diğer yanda “gündemde yok” denmesi, kamuoyunda kafa karışıklığına neden oluyor.
Projeye dair siyasi irade halen güçlü görünse de:
Ekonomik zorluklar,
Uluslararası yatırımcı çekinceleri,
Yargı kararları,
Çevresel ve toplumsal tepkiler
gibi faktörler, projenin uygulanabilirliğini sınırlıyor.
Çılgınlık mı, Stratejik Vizyon mu?
Kanal İstanbul, bir altyapı projesinden çok daha fazlası. İktidar için büyük Türkiye vizyonunun bir simgesi; muhalefet için ise doğa, şehir ve demokrasi adına bir “direniş hattı.”
2025 itibarıyla bu proje, yalnızca İstanbul’un değil, tüm Türkiye’nin geleceğini şekillendirebilecek siyasi, çevresel ve toplumsal bir yol ayrımı olmaya devam ediyor.
Comentários