PKK'nın Silah Bırakması: Ankara Süreci Hızlandırıyor, Dış Etkiler Belirleyici Oluyor
- Atilla Albayrak
- 6 May
- 3 dakikada okunur

PKK'nın Silah Bırakması-Tarihi Bir Kırılma Noktası mı?
2025 yılı, Türkiye açısından sadece ekonomik veya diplomatik zorlukların yılı değil, aynı zamanda güvenlik ve iç barış açısından da son derece kritik bir dönemece işaret ediyor. Yıllardır devam eden terörle mücadele sürecinde, hükümet kanadından yapılan açıklamalar PKK’nın silah bırakması ve kendini feshetmesi yönündeki beklentilerin ciddi biçimde arttığını gösteriyor.
Bu gelişmelerin sadece bir iç güvenlik politikası meselesi olmadığını, aynı zamanda ABD, İran, Rusya ve İsrail gibi küresel aktörlerin etkisiyle şekillenen çok katmanlı bir diplomatik süreç olduğunu anlamak gerekiyor.
1. “Günler İçinde” Mesajı: Hükümetten Net Beklenti
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’in 5 Mayıs’ta yaptığı “Günler içinde bekliyoruz” açıklaması, artık zamanın daraldığını ve Ankara’nın sabrının tükenmeye başladığını gösterdi. Çelik’in bu çıkışı, sadece bir söylem değil, aynı zamanda diplomatik mesaj taşıyan stratejik bir duruş niteliğinde.
Bu açıklamayla hükümet, PKK’ya ve arkasındaki tüm aktörlere, “zaman daralıyor” sinyali verdi.
Aynı zamanda iç kamuoyuna, çözüm süreci benzeri bir sürecin değil, doğrudan "teslimiyetle sonuçlanacak bir fesih sürecinin" beklendiği anlatılıyor.
2. Bahçeli'nin Hamlesi: 4 Mayıs Fesih Beklentisi Neden Boşa Çıktı?
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 2024 Ekim ayında yaptığı çağrıda PKK’nın 4 Mayıs’ta Malazgirt’te kongre toplayarak fesih kararı almasını istemişti. Ancak bu tarih geçti, PKK kendini feshedecek mi sorusu yanıtsız kaldı.
Bahçeli’nin Stratejisi Ne Anlama Geliyor?
MHP açısından bu çıkış, "terörü bitiren parti" konumunu güçlendirme arzusunun bir parçası.
Ancak PKK'nın iç dinamikleri ve dış bağlantıları göz önünde bulundurulduğunda bu çağrının karşılık bulmaması, Bahçeli’nin siyasi risk alarak attığı adımın başarısızlık ihtimalini de beraberinde getirdi.
3. Erdoğan-Buldan Teması ve DEM Parti'nin Rolü
10 Nisan’da Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yapılan görüşme, DEM Parti açısından önemli bir dönüm noktasıydı. Pervin Buldan bu görüşmeden sonra Roma’da katıldığı konferansta “Haziran sonuna kadar gelişmeler bekleniyor” açıklamasını yaptı.
Bu temas şu sonuçları doğurdu:
DEM Parti, PKK üzerindeki etkisini Erdoğan’a bir kez daha gösterme fırsatı buldu.
Erdoğan ise çözüm sürecindeki gibi bir “gizli masa” değil, diplomatik kanallar aracılığıyla sonuç odaklı bir iletişim stratejisi benimsedi.
Bu temaslar, “PKK silahsız çözüm” planının artık daha çok devlet denetiminde ve uluslararası gözetimde ilerlediğini gösteriyor.
4. ABD ve İsrail’in Rolü: Dış Etkenler Belirleyici Unsur
PKK’nın silah bırakma kararını ertelemesinin en büyük nedenlerinden biri ABD’nin Suriye politikasıdır. Ayrıca İsrail’in bölgedeki çatışmaları tırmandırması, Kandil üzerindeki psikolojik etkiyi artırıyor.
Örnek Gelişmeler:
5 Mayıs’ta İsrail’in Gazze işgal kararı, Washington’un onayına bağlı olarak ertelendi.
Aynı gün Erdoğan, Trump ile telefon görüşmesi yaptı. Görüşme sırasında Gazze'nin yanı sıra PKK’nın Suriye koluna verilen destek de masaya geldi.
ABD’nin yeni büyükelçisi Tom Barrack’ın hemen ardından Ankara’ya gelmesi, diplomatik bir trafikle bu sürecin hızlandırılmak istendiğini gösteriyor.
5. Kandil Cephesi: Stratejik Sessizlik ve İç Tartışmalar
PKK yöneticileri, silah bırakma ve fesih konusunda son derece temkinli. Örgüt içinde “Öcalan’a tecrit kalkmadan hiçbir karar alınmaz” görüşü baskın.
PKK’nın Geciktirme Taktikleri:
ABD'nin Suriye tutumunu bekleme.
İsrail’in Türkiye karşıtı hamlelerinden cesaret alma.
İran’dan lojistik veya siyasi destek umma.
Rusya’nın bölgedeki etkisinin artmasını izleme.
Ancak örgütün “ekonomik sürdürülebilirlik” sorunu da derinleşmiş durumda. Bu nedenle dış desteklerin zayıflaması, “PKK fesih kararı” için bir zorunluluğa dönüşebilir.
6. “Terörsüz Türkiye” Projesi: Stratejik Amaç Ne?
Hakan Fidan’ın Dışişleri Bakanlığı’na atanmasından bu yana “Terörsüz Türkiye” kavramı giderek daha sık duyuluyor. Bu kavram, klasik çözüm sürecinden farklı olarak:
Silah bırakmayı ön koşul olarak görüyor.
Devletin müzakere değil, sonuç talep eden pozisyonda olduğunu vurguluyor.
Uluslararası aktörleri sürece “gözlemci değil, garantör” olarak dahil etmeye çalışıyor.
Bu strateji, PKK’nın yalnızlaştırılması açısından önemli bir adım.
7. Erdoğan ve Bahçeli İlişkisi: Stratejik Farklılıklar
Cumhurbaşkanı Erdoğan, süreci dikkatli yürütüyor. MHP’nin taleplerini göz ardı etmiyor, ancak kendi kontrolünde bir çerçeve oluşturuyor.
Ömer Çelik’in CHP’ye yönelik saldırı sonrası yaptığı açıklamada, “Bugün CHP’yi eleştirmiyoruz, saldırıyı kınıyoruz” demesi, AK Parti’nin farklı güç odaklarına dengeli sinyaller verdiğini gösteriyor.
Erdoğan, Bahçeli'nin taşın altına sadece elini değil, siyasi kariyerini koyduğunu söyleyerek desteğini gösterdi. Ancak süreci tam anlamıyla MHP çizgisine bağlamış da değil.
8. PKK'nın Silah Bırakması Ne Anlama Geliyor?
PKK’nın feshi ve silah bırakması hâlinde:
Türkiye’nin iç güvenlik maliyeti azalır.
Kürt sorununun siyasi zeminde çözümü için yeni bir alan açılır.
Türkiye’nin NATO, AB ve ABD ile ilişkilerinde yeni bir ivme yakalaması mümkün olur.
Suriye’nin kuzeyinde Türkiye’ye karşı oluşabilecek yeni tehditler minimize edilir.
PKK'nın Silah Bırakması DEM Parti’nin siyasal dönüşümü hızlanabilir; Öcalan çizgisi ile demokratik siyaset çizgisi arasında ayrışma belirginleşebilir.
Comments