Kanal İstanbul, Türkiye’nin en büyük altyapı projelerinden biri olarak siyasetin merkezinde. İktidar bu projeyi jeopolitik güç artışı ve ekonomik fırsat olarak savunurken, muhalefet ise çevresel tahribat, rant düzeni ve demokratik iradenin gaspı olarak görüyor. Proje, iki farklı siyasi vizyonun çarpıştığı simgesel bir cepheye dönüşmüş durumda. Karar sizin.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Euronews Türkçe’ye verdiği röportajda MHP lideri Devlet Bahçeli’ye dikkat çeken bir çağrıda bulundu: “Demokrasi safında yeniden buluşmayı arzu ederiz.” Özel, kayyum senaryosunun ekonomi ve toplumsal huzur açısından ağır sonuçlar doğuracağını savundu. ABD-Türkiye ilişkileri üzerinden ise iktidarı "suskunluk karşılığı iş birliği" yapmakla eleştirdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM Grup Toplantısı’ndaki konuşmasında CHP Genel Başkanı Özgür Özel hakkında dikkat çeken açıklamalarda bulundu. "Bantçı" suçlaması yapan Erdoğan, Özel’i siyasi beleşçilikle itham etti. Erdoğan ayrıca CHP’yi ve muhalefeti izahı olmayan söylemler üretmekle eleştirerek, "CHP’ye umut bağlayanlara üzülüyoruz" dedi. Açıklamalar siyaset gündeminde geniş yankı buldu.

Türkiye’de siyasi tüketici davranışı, alışverişi bir kimlik beyanına dönüştürüyor. Boykotlar, sosyal medya kampanyaları ve marka imajı politikleşirken; markalar sessiz kalma veya hızlı açıklama stratejileriyle krizleri yönetiyor. Bu yazıda, hem Türkiye’den hem dünyadan dikkat çekici örneklerle politik tüketimin dinamiklerini analiz ettik.

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, Silivri Cezaevi’nden çıktığı mahkemede yaptığı 30 sayfalık savunmasında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik eleştirilerini FETÖ, Haçlı Seferleri ve Türk tarihine yaslayarak dile getirdi. “Hiçbir Haçlı Seferi, Erdoğan’ın verdiği zararı vermedi” çıkışıyla gündem olan Özdağ, Atatürk ve Cumhuriyet değerlerini savunduğu savunmasında tarihi referanslarla dikkat çekti.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Türk yargısının yalnızca Anayasa, hukuk ve millet iradesine bağlı olduğunu vurgularken, kamuoyundaki adalet algısı ve yargı uygulamaları arasında ciddi bir fark dikkat çekiyor. Bu analizde, reform vaatlerinin ne kadar gerçekçi olduğu, yargıya güvenin neden düşük kaldığı ve siyasi atmosferin yargı üzerindeki etkisi derinlemesine inceleniyor.

Gezi Parkı Davası kapsamında tutuklanan menajer Ayşe Barım hakkında hazırlanan iddianamede, “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım” suçlamasıyla 22 yıl 6 aydan 30 yıla kadar hapis cezası istendi. İddianame İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunuldu. Barım, halen tutuklu olarak cezaevinde bulunuyor.

MHP lideri Devlet Bahçeli, Türkiye’nin güvenlik, siyaset, dış politika, ekonomi ve deprem gerçeği gibi kritik alanlarında 5 maddelik bir uyarı yaptı. CHP ve DEM Parti’ye sert çıkışan Bahçeli, Gazze’den İstanbul’a kadar geniş bir meseleler yelpazesinde Türkiye'nin geleceği için kritik mesajlar verdi.

Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması tartışmaları, Türkiye’de medya sansürü, gerçeklerin halktan gizlenmesi ve algı yönetimi tekniklerinin ne kadar etkin çalıştığını gösterdi. İktidar yanlısı medya framing teknikleri, itibarsızlaştırma kampanyaları, korku iklimi yaratılması ve mahkeme kararlarının araçsallaştırılması, bu süreçte dikkat çeken unsurlar oldu. Halk ise, alternatif medya kanallarında ve sosyal medyada karşı anlatılar oluşturarak bu algı operasyonlarına direnmeye çalışt

Türkiye’de dijital göçün artan sebeplerinden biri, sosyal medya platformlarındaki sansür ve devletle işbirliği yapan içerik kontrolüdür. Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasının ardından sosyal medya protestoları hız kazandı ve X (Twitter) platformunda erişim engelleri uygulandı. Bu durum, kullanıcıları alternatif platformlara yönlendirdi. Özellikle Bluesky gibi merkeziyetsiz platformlara olan ilgi arttı. Yazıda, dijital göçün nedenleri ve örnekleri ele alınmaktadır.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne yönelik sabah saatlerinde başlatılan ikinci dalga operasyon, Kanal İstanbul güzergâhındaki kaçak yapıların yıkım kararı sonrasında geldi. CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, operasyonun tesadüf olmadığını ve İBB'yi çalışamaz hale getirme girişimi olduğunu savundu. Kanal İstanbul'un yol açtığı siyasi kriz giderek derinleşiyor.